D Z Y N Mimarlk

KENT ve ÇEVRE

DELEUZE ve GUATTARI

Dünya çapında bir aynılaşmadan bahseden Deleuze ve Guattari’nin felsefesinden yola çıkarak kentleşme ve planlama anlamında bölgesel ve yöresel mimari arasındaki farkın kaybolduğunu söyleyebiliriz.

         Görsellik, mimarlığın sadece bir unsurudur aslında. Fakat günümüzde “mimarlık = görsellik” gibi algılanmaktadır. Deleuze ve Guattari bir devlet ve kent karşılaştırması yapmaktadır aslında. Devlet biçimdir, kent ise başka bir olgu. Kente sadece biçim veremezsin, ister istemez yeni ilişkiler doğmaktadır. Bu yüzdendir ki çarşılar, alışveriş merkezlerinden daha fazla kenti tanımlamaktadır. Bir tasarımın çevreyle uyumu o tasarımı eşsiz kılmaktadır aslında. Sadece farklı olmak adına ortaya konan projeler de gelecekte sıradanlaşmaya mahkumdur ve son aşamada eser hiç gerçekleşememiş olacaktır. Bir ortamda detayları ayırt etme zahmetine ne kadar girerseniz o kadar çok boyut çıkar. “Tasarımcı” da zihninde taşıdığı çokluğun içinde dağıldığında, nesne en iyi biçimine ulaşmış olacaktır. “Tıpkı yabani otların bir ekolojisi olduğu gibi berbat fikirlerin de bir ekolojisi vardır.” Gregory Bateson. Berbat fikirlerden sıyrılarak mümkün olabilecek en doğru fikre ulaşmak belki de en önemli tasarım gayesidir.

Le Corbusier’in de dediği gibi “Devrim yapacağınıza mimarlık yapın.” Mimarlık, insanların hafızalarını değiştirmenin en iyi yollarından biridir. Bu anlamda fikirler güzel ama bunu hayata geçirmek de bir o kadar önemlidir.

         Kent ölçeğine dönecek olursak, her düzende ve nesnede olduğu gibi kentte de bir oran olmalıdır. Kentler hiç kuşkusuz çok katmanlıdır ve eş zamanlı olarak sınıfsal katmanlar da oluşabilmektedir. Bu katmanlaşma sadece zamanın getirdiği bir katmanlaşma değildir. Tarihi, ekonomik , sosyokültürel değişimler sonucu yatay ve dikey katmanlaşmalar meydana gelmektedir. Yatay katmanlaşma,  daha çok form – işlev le bağlantılı olarak karşımıza çıkarken; dikey katmanlaşma ise tarih kaynaklıdır. Kentler etkileşime izin verir. İlkçağlardan günümüze gelen bir birikmedir de diyebiliriz.

Özetlemek gerekirse;

Kentler farklılıkları gerektirir. Hatta farklılıklara ihtiyaç duymayı gerektirir.

         Kentlerin sorunu tek tipleşmedir. Etkileşimin tekil mekanı olmamakla beraber tasarımcı, etkileşimin olanaklarını arttırandır.

         Kentler herkese açıktır.

         Kentler değişir.

         Kentler barındırır.